Logo
Print this page

Raptiştah

Raptiştah Makedonya Cumhuriyeti’nin kuzeybatısında, Şardağı’nın eteklerinde, rakımı 580 metre yüksekliğinde, Yukarı Polog vadisinde bulunmaktadır.
Raptiştah birkaç mahalleden oluşmuştur. Bu mahallelerin isimleri: Potok Mahallesi, Cami Mahallesi, Harmançe, Bunarçe, Veiz Mahallesi, Pazar Yolu, Matli Sokağı, Tırgaçlar, Yeni Cami Mahallesi’dir
Raptiştah’a yerleşen ilk Türk aileleri Fisler, ardından Çaprazlar ve Sipahiler’dir.

Çapraz ailesinin kökü Anadoluya (Küçük Asya) dayanmaktadır. Çoğu Raptiştah`da yaşarken, bazıları önce Dobirdola ve Gradec’e yerleşmiş. Sipahiler ile Fisler arasında akrabalık olduğu söylenmektedir.
En son yerleşen Türk aileleri: Karabataklar, Ocalar, Vraynkolar, ve Buruçlardır. Bunlar, 1875-1878 yılları arasında, Sırbistan ve Bulgaristan`dan göç eden Türk aileleridir.
Karabatakların Raptiştah’a yerleşmeleri Bulgaristan üzerinden olsa da, aslında onlar Anadolu kökenlidir. Vraynkolar, Vrayna muhacirleridir ve Raptişta`da 1878 yılından itibaren yaşamaktadırlar, aslen kökeni Anadolu’ya dayanmaktadır. Muhacirlar ve Domazetler ise Bela Palankadan gelmiş. Efendiler (Manoflar), imamlık yapan Ali Efendi’nin sülalesidir ve kökenleri Anadolu’ya dayanmaktadır.
Raptiştah`ın diğer aileleri şunlardır: Çırtmalar, Efendiler, Karahasanlar, Budinlar, Gogolar, Golganlar, Likayazlar, Veizler, Partallar, Peçler, Luşlar, Kolomanlar, Begler, Bulçizaklar, Sulmusiyalar, Tiranlar, Osmanagalar, Mullaalilar, Malaklar, Çelikler, Bayraktarlar, Salkolar, Babuşlar, Şazolar, Mukalar, Muhacirlar, Aruçlar, Domazetler, Krepiler, Vokleler, İstiyaçkalar, Sulmusiyalar, Bukolar, Reçanlilar, Ştinler, Recobanisalılar, Goloşiyalar, Lesnolar, Lekolar, Reçanlilar, Kokalar, Vokleler, Muşiçkalar, Loskeler,...
Son yıllarda Raptiştah’a, Kalişta, Vraynovca, Tumçişta ve diğer Arnavut köylerinden birçok Arnavut asıllı müslümanlar yerleşmiştir.

Makedon aileleri ortalama 40 hanedir ve onlardan şunları sayabiliriz: Nikolovtsi, Deylovtsi, Miçmirovtsi, Tomevtsi, Lıçkovtsi, Netsorovski ve diğerleridir. Bu Makedon ailelerinden eskiden gurbetçi olanlara da rastlamak mümkünmüş, örneğin, bazıları İstanbul ve Romanya’da gurbetçilik yapmışlardır.
Raptiştah en büyük göçünün 1912 yılında yaşamıştır. 30 hane Türkiye`ye, 4 hane ise Gostivara ve Kalkandelen`e göç etmiş. Ondan sonra 1950-57 yılında ikinci bir göç dalgası yaşanmış. Zaten Türklerin göçü hiç bitmemiştir halen tek tük Türkiye’ye göç eden aileler vardır.

Raptiştah'da II.DS ölen kahramanların listesi belediye binasının bahçesindeki anıtta kazınmıştır.

-Abdülkerim Abazi –İstiyaçka (Abbas Efendi’nin oğlu) 12.08.1912-1945;
-Akif Bekiri -Vraynko 15.06.1914 – 1945;
-Bedri İbrahimi -Krepi 05.05.1924 – 07.05.1945;
-İsmailhakkı Bayrami -Veiz 15.10.1924 – 1945;
-Osman Hüseini -Vraynko 15.05.1924 – 1945;
-İlieski Lube 11.04.1915 – 18.11.1943;
-Aleksoski Angelko 15.10.1924 – 12.12.1944.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra, Yugoslavya ve Makedonya idarecilerin, Batı Makedonya’da yaşayan Türklere eğitim ve kültür alanlarındaki baskılı politikasına ve 1912 ile 1950’lerde yaşanan büyük göçelere rağmen, Raptiştah’ta birçok ilim adamı yetişmiştir. Ali Efendi, İbrahim Efendi, Şerif Efendi, Abbas Efendi, Kemal Efendi gibi ilahiyatçıların yanısıra, Necati Salih, Şükrü Çavuş, Yusuf Hamza, Osman Adem, Hüsnükemal Reşit ve daha birçok öğretmen yetişmiştir. 1970’li yıllarda Dr. Yakup Şaban’ın ardından onun üzerinde doktor, birçok hukukçu, mühendisler ve iktisatçı yetişmiştir.
Türk dili üzerine eğitim hakkı hemen verilmemiş Yugoslavya döneminde. 2.DS sonrasında Türk çocukları daha çok Arnavutça eğitim görmek zorunda kalmış. Ancak 1952 yılında Türklere anadilinde eğitim hakkı tanınmış. Raptiştah’da 1952 yılında 3 sınıf varmış...hepsi Türk sınıflarına geçmniş...
İlk olarak Kültür Evi okul olarak hizmetteymiş. 1960’lı yıllarda bugünkü belediye binası ve Yeni okul (1975 yılında açıldı)

Eski Yugoslavya döneminde,1962 yılına kadar Raptiştah belediye olarak geçiyordu. Belediye iken 1954 yılında Raptiştah’a elektrik getirildi. 1962 yılında Raptiştah yerel yönetime dönüştürülerek, Gostivar belediyesine bağlandı.
Yugoslavyanın parçalanmasıyla 199? yılında Makedonya Cumhuriyeti kendi bağımsızlığını ilan etti, 1996 yılında Raptiştah’a çevre köylerinden Toplitsa, Galate, Pojarane, Novo Selo, Zubovtse ve Vranovtse köyleri bağlanarak yeniden belediye ilan edildi.

Raptiştah’da Larinovtsa olarak bilinen ovasında “Sipahi Mezarlıkları” olarak adlandırılan eski mezarlıklar bulunmaktadır. Bu mezarlıklar hakkında çok müstahkem bilgiler bulunmadığından dolayı, yaşlıların anlattıklarına göre, mezarlıkların isminin aslen “Düğüncü Mezarlıkları” olduğunu işitmekteyiz. Yıllar önce, Raptiştah ve Toplitsa arasını ayıran eski yolda, iki düğün tayfası arasında yol verme kavgası neticesinde çıkan çatışmada ölenler bu mezarlığa defnedilmiş. Defnedilenlerin kimliği hakkında kesin bir bilgi bulanmamaktadır. Aynı mezarlığa Sipahilerden biri defnedildikten beri bu mezarlıklar “Sipahi Mezarlıkları” olarak bilinmektedir.

Bugün 6.000 kişilik nüfusuyla modern bir kasabayı andıran Raptiştah’da Türkler, Arnavutlar ve Makedonlar yaşamaktadır. Nüfusun büyük çoğunluğunu Türkler oluşturmaktadır.
Raptiştahlılar genellikle ziraat, gurbetçilik, zanaatçılık ve ticaretle uğraşmaktadır. Ancak zamanında da eğitime çok önem verilen Raptiştah’da, hemen hemen her ailede bir üniversite mezunu vardır. Raptiştah’ta ilkokul ve lise öğretmenleri, doktor, diş doktoru, hukukçu, iktisatçı, mühendis, gazeteci, ilahiyatçı ve akademisyenler vardır. Üsküp, Kalkandelen, Manastır, Belgrad, Zagreb, Saraybosna, Priştine, Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Bursa, Kahire gibi üniversitelerde öğrenim gören veya doktora yapanlar vardır.
Ancak ahalinin büyük bir kısmı Avrupa ülkelerinde çalışmaktadır. Hırvatistan, Bosna Hersek, Slovenya ve Sırbistan’dan başka, İsviçre, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Slovak Cumhuriyeti’nde çalışan birçok hemşehrimiz vardır.
Adriyatik sahillerinde, Yugoslavya’nın ayrılmasından sonra kurulan cumhuriyetlerde ve Çek ile Slovakya’da ün yapmış pastacı ve dondurmacı hemşehrilerimiz vardır.
1970’li yıllara dek Raptiştah’ta değişik ziraat ürünleri yetiştirilmiştir. Eskiden bostan ve biber üretimi ile ün yapmışlığı bulunmaktadır, fakat şimdi ise tütün, buğday, mısır, fasulye ve diğer ziraat ürünleri üretilmektedir.
Zamanında Raptiştah karpuzu ve kavunları, eski türkülere girecek kadar meşhurmuş.
“Ey bostanci ver bir karpus hastam var,
ben da bileyım ki Raptişta’da dostum var...” .

Raptiştah, tütünüyle de çok ün yapmıştır. Prof. Dr. Ferid Muhiç’in “Ştit od Zlata” kitabında anlatığı gibi “Raptiştah tütününü Vladimir İliç Lenin kullanmıştır”.
Hayvancılık çok gelişmemiş olsa da, tek tük koyunculuk yapanlara rastlamak mümkündür.

Raptiştah’da 538 Türk, 380 Arnavut ve 110 Makedon öğrencinin eğitim gördüğü ve 24 Türk, 14 Arnavut ve 9 Makedon öğretmenin çalıştığı “Çede Filipovski” ilkokulu hizmet vermektedir.


1961 1971 1981 1994
Türk 2099 2496 2822 3075
Arnavut 1023 1683 1833 1743
Makedon 289 241 226 191
Rom / / / /
Diğerleri 17 48 111 9

(Eski istatistiklere göre Raptiştah’ta evlerin ve nüfus sayısını gösteren iki tablo,
2002 yılı için resmi rakamlar olmadığı için bunlar yazılmadı)



Binden fazla haneye, daha çok yeni, nadir olarak eski evleriyle ve temiz sokaklarıyla, gerçekten modern bir Anadolu kasabasını andırmaktadır Raptiştah. Belediye binası, sağlık ocağı, kullanımda olmayan eski kültür evi, kütüphanesi, sivil toplum kuruluşları, asfalt döşenmiş yolları, elektrik ve su altyapısı, temizlik şirketi, su işletme kurumu, gençlik merkezi ve dershanesi vardır. 2 eczane, 1 postahane, 6 internet kafeteryası, 22 bakal, 10 butik, 1 ayakkabcı, 5 terzi dükkânı, 2 kasap, 8 berber, 4 nalburiye, 12 marangoz dükkanı, 2 tornacı, 8 kafeteryası, 2 fırını, 15 çaybahçesi, 4 mobilya fabrikası, 2 plastik kapı ve pencere üretim fabrikası, 1 makarna ve hamur üretimi, bir yoğurt üreticisi, birkaç çerçevecisiyle gurur duymaktadır Raptiştahlılar.

Türkçe yayınlanan, Ekol dergisi, 1998 yılında yayın hayatına Raptiştah`da başlamıştır. Derginin sahibi “Millennium” sivil toplum kuruluşudur. Bu derginin yayın kurumunu “Millennium” derneğinin Türkiye’de ve Makedonya’da değişik fakültelerden mezun olan ve hala okuyan üyeleri üstlenmiştir. Aynı zamanda “Millennium” derneği, Türkçeden Arnavutçaya ve Makedoncaya tercüme ederek altı kitap yayınlamıştır.
2002 yılında, “Millennium” derneği, Graffiti isminde ikinci bir dergi yayınlamaya başlamıştır. Derginin özelliği, Türkçe, Arnavutça ve Makedonca dilinde yayın yapmasıdır. Derneğin çalışmalarından, yenilik yaratan, Raptiştah’da küçük, fakat büyük önem taşıyan bir etnografya müzesinin açılması ve aynı zamanda Raptiştah kültür günlerinin düzenlemesidir.

Raptiştah’da 3 büyük, birbirinden güzel cami ve 1 küçük ortodoks kilisesi vardır. Camilerimiz: Eski Cami, Yeni Cami ve Hacı Ahmet Camisi olarak adlandırılmıştır. Camilerimiz çok güzeldir. Hepsi Raptiştahlıların bağışlarıyla inşa edilmiş ve yıllardır ezan sesleriyle ruhlarımızı okşamaktadır. Cum’a ve teravi namazları bir başkadır Raptiştah’da.
Ancak maalesef başka bir gerçek daha vardır ki biz Raptiştah Türklerin canımızı çok sıkmaktadır. Neden bu camileri inşa ederken başka bir yere etmedik de eski camilerimizi yıktık.?
Daha Yugoslavya döneminde başlayan, Makedonya kurulduktan sonra devam eden çirkin bir politika neticesinde Raptiştah’daki üç cami restorasyon bahaneyle yıkıldı ve yerine yenileri inşa edildi. Arazisi bol olan bir yerde bunu yapmak, Balkanlardan Osmanlı izleri silinmekten başka bir şey değildir. Bu şekilde Makedonya’da yüzlerce cami yıkıldı. Yazık çok yazık...
“Eski Cami” adıyla tanınan cami’yi, ilk başta Kara Mustafa Paşa yaptırmıştır. Bu cami, Gostivar’ın Saat Cami’sinden ve yöredeki camilerden önce mescit olarak inşa edilmiştir. 1854 yılında bu caminin onarımını İlyas Ağa Aruç tarafından yapılmıştır. Cami avlusunda bulunan mezar taşlarında oluşan cami mezarlığı vardır.
“Yeni Cami” 1896 tarihinde inşa edilmiştir. 14.07.2002 tarihinde, bu camiyi acımadan yıkıp yerine, yeni bir cami yapımına başlandı.
“Hacı Ahmet Camisi”1970’li yıllarda inşa edilmiştir.
Raptiştah müslümanlarına ait 4 mezarlık vardır.
Hristiyanlara ait 4 küçük kilise vardır. Bunlar; Aziz Atanas kilisesi, Aziz Dimitriya kilisesi, Azize Petka kilisesi ve Aziz İliya kilisesidir.
Aziz Atanas kilisesinin 1925 yılında inşa edildiği söylenir, fakat onun avlusunda bulunan, 1. Dünya Savaşından kalan, bir Alman askerinin mezarı, bu kilisenin çok daha önceden inşa edildiğini andırmaktadır.
Raptiştah`da Hristiyanların sadece bir mezarlığı vardır.

Raptiştah futbol kulübü “Murgovets” 27.08.1947 yılında kurulmuştur. Raptiştah yaylalarından birinin adı olan ve aynı adı taşıyan tarım kooperatifi bu takımın sponsoru imiş. Bu takım 1968 yılında, Çekoslovakya’nın “Slaviya”-Prag futbol takımıyla bir maç yapmıştır. 1972 yılında üstün başarısıyla Makedonya’nın 3. ligine yükselmiştir. Futbol takımımız, 1972-1982 yılına kadar büyük başarılar elde etmiştir. 1996 yılında, Raptiştah`ın belediyeye dönüşmesiyle ve belediye meclisi, futbol takımın sponsorluğunu üstlenmiştir. Kulübün ismi değiştirilerek, “Vrapçişte FK “ olmuştur. Ancak futbol takımımız, maddi sebeplerden dolayı faaliyet göstermemektedir.

Raptiştah’ın topografisindeki isimler Yukarı
Raptiştah ovaları isimleri: Drenovtsa, Papradişte, Larinovtsa, Kavakli, Ograde, Baglar, Rupa, Vakıf, Çayirlık, Papas Çayir, Tupanovtsa, Şiklovtsa, Kara Agaç, Yastrebitsa, Kuri Çayirlık, Korilar, Meretsko vb.

Raptiştah ormanlarında görülen ağaç çeşitleri:
Kayın – Fagus; Meşe – Quercus;
Karaçam – Pınus Nıgra;
Beyaz Çam – Pınus Sılvestrıs;
Köknar – Abıes Alba;
Dışbudak – Fraxımus;
Karaağaç – Ulmus;
Kavak – Populus;
Söğüt – Salıx;
Çam – Pıcea;
İsfanden Çınarı – Acer;
Fındık – Corylus Avellana;
Ceviz – Juglanus Regia;
Kestane – Castanea Sativa vb.

Kayın ağacını, yöremizde bulunan mobilya fabrikaları kulanmaktadırlar. Aynı zamanda yöre halkı bu ağacı kış aylarında yakıt olarak kullanmaktadır. Bu tür ağaçlar 30-40 metre yüksekliğinde büyümektedirler.
Ceviz ağacı, sık rastlana ağaç türüdür. Ortalama 30m yüksekliğinde ve 1m genişliğinde, 1200-1400 rakımda yetişen bir ağaç türüdür. Mobilya üretiminde önemli yeri vardır.
Kestane ağacı, yöremizde iyi bir gelişime sahiptir, 35m yüksekliğine ulaşan bu tür ağaçların gövde genişlikleri 2 metreyi buluyor. Mobilya endüstrisinde çok önemli yeri vardır, 400 ila 1200 rakımda yetişmektedir.


Raptiştah Ovasında Yetişen Tarım Ürünleri
1970’li yıllarına dek daha çok tütün, biber ve bostan ürünleri yetiştirilmiştir. Suni gübrenin kullanımıyla, toprak bu tür ürünlere verimsiz olmuş ve aynı zamanda Mavrova yapay gölünün inşaatından sonra, nem oranındaki artış biber ve bostan ürünlerini büyük ölçüde olumsuz etkilemiştir.
Yetiştşrilen tütün türleri, Maya ve Türkiye tohumu Oryantal denilen tütünlerdir. Önceleri burada Otla denilen tütün türü yetiştirilmiştir.
Aynı zamanda Polog Vadisinde yetişen buğday, soğan, lahana, mısır, arpa, çavdar, yonca, fasulye, elma, armut ve bu gibi ürünler de Raptişta ovasında yetiştirilmektedir.


Raptişah Ağzıyla Ekmek ve Aşure Yapılışının Anlatımı:
Derleyen: Nazim İbrahim
Derleme yeri: Raptiştah (Vrapçişte)
Konuşan: Nafize Partali, 58 yaşına
“Biz bir vakıt tazelerdık ekşi amur akşam, sbale koukardık, kılırdık sabai tutardık ekmegi. Gelırdi bi kerek, karıştırırdık gene sora gelırdi, yazardık tanurda, sora pişırırdık tsrepnada. Kızdırırdık tsrepnay çenkanitsalarle, tütünoytsalarle saçi tsrepnay pişırırdık ekmegi. Doldururduk pleva bir furunçe plevayle, koyardık gra plevada, kaynardi gra orda, kaururduk akşam sogani. Argatlar şiler, piteler, beş alti pite argatlara, houva, taratur yapamazdık çorba em biryan. Akşamlık gra, haşure, keşkek argatlara yerdiler akşamlık em giderdiler evlerıne. İzeet çekmişık çok, şindi bunlar yaşarler bis izeetli kullar.
Bir vakıt haşure yapardık, kaynatırırdık bogdai, yapardık haşure, icbir harç koymazdık haşuree haşure oyle olsun. A şindi yaparler haşue turli şiler koyarler, a kuri üzümler, a leblebiler, a oumalar a armutlar. Bis oyle safi bogdai em şeker biras haşure yap, yesın argatlar em hayt gittsınler evlerıne.”

Raptiştah Ağzıyla Tütün Ekiminin Anlatımı:
Derleyen: Nazim İbrahim
Derleme yeri: Raptiştah (Vrapçişte)
Konuşan: Yahya Vraynko, 29 yaşına
“Tütünden bi iş anlatıracim, çünki bu küvde bis tütüncilıkle ograşırsık. Bu küf tütünle anılidır. Tütüncilık burda evelden ekılmiştır. Ama biras şte şindi son senelerde gurbet biras çikti. Biras tütüncilık tütün ekılmes o kadar şindi ne kadar ne da evelki senelerde ne ekılmiştır. Ama gene mayasi bu küvün tütündür. Ben ograşırım tütüncilıkle. Tütün ne deim, işi çog vardır ama berekad versın aglaşamam çünki em idare olursuk ondan. A çok işi vardır, nısı işi ne vardır paresi yoktur oyle. Tütün mart ayından başlar çaki eylülün sonunda vardır işi. Sora gene kışın vardır birkaç ay ay sonunda gene kalıp yaparsık. Ama anlatırayım ilk mart ayında ne vakıt başlarsık tütünün başlangıcıni divıreyım. Tütün ilk taum alınır, ekılır. Da kasımda kasım günlerınde bis taum ayırırsık. Bitin kış tutarsık oni, ilkiazın mart ayından evel onlari koyarsık bir çümlekte. Ondan sora taumlar ne vakıt hırt olur, bize dırjava verır, bier yer verır bis ekersık orda, taumi atarsık, fidan olur. Lialari yerleştırırsık yaparsık. Ben çok merakli bir ayleden iım. Çok meraklidır babam bu işe. Şi bis isık bu işte anıli bu küvde. Kırk metro bir lia yaparsık. Orda o kırk metro liada olur, yakın on kile yçin, demek om bin on iki bin kvadrat yer için tütün olur. Ne vakıt ekersık lialari ondan başlarsık üzmet yapalım ona. İlk atarsık veştaçki. Atarsık soradan çeşit gübreler veştaçki gübreleri. Çapalarsık temis, sora atarsık aar gübresi. Nısı atarsık aar gübresi gene çapalarsık hem düzletırırsık lialari. Nısı düzletırırsık sora atarsık taumi em ürtersık naylonle. Bragarsık oyle otursun birkaç gün, arada sırada gidersık bakarsık a bitışmiştır. Bakarsık bitışmiş ise kaldırırsık nayloni bazi çibuklarle fındık agacından ne getırırsık dagdan, yaparsık presekler. Başlar büüsün fidanlar üzmet edersık ayklarsık otlarıni suvarırsık. İki ay hemende fidanlar kalır fidan yerlerınde. Nısı geçer iki ay sora fidanlar ekılır. Eh fidanlar büüdügi zaman azırlarsık tarlalari, sürürsük, traktorle grab edersık, beygirlerle bran edersık, o toprak un gibi olur. Şindi traktorlarle, da kolay olur, peşin hep beygirlerle, çok ograştırırdi bizi bu işler. Beygirlerle olmazdi nısı traktorlarle ne olur. Şindi olur da isla ama çok izeeti vardır. Ne ise, te ograşırsık o işle. Şindi çikmiştır traktorlar sürür, grab eder a beygirlerle brab edersık. Beygirlerle bran edersık hem çekersık traplari. Traplar nısı çekılır, suvarırsık traplari veştaçki atarsık. Veştaçkidan sora bir iki kişi şilkalarle delir delikler. Ondan sora alırsık maksımlar, top edersık küvden koyşi maksımlari, dosların maksımlarıni em ekersık fidanlari. Ekersık tütüni em soradan ayni şilkalarle sıkarsık fidanlari em salırsık sui traplara suvarırsık. Ekmeden evel deynet edersık havalar açik olsun, olmasın bir angi hızli sel, alır fidanlari sora lazim yeniden ekelım. Nısı geçer birkaç gün gene da bi kerek suvarırsık. Vardır ilaşlar şindi çikmiştır astalıklara o ilaşlarle ştırk edersık tütünleri. Tütünleri ştırk edersık bazi pumpalarle hep kükten küke gidersık. Nısı ilaşlarsık sora gene suvarırsık da bi kerek. Eh soradan büür biras tütün, ne vakıt olur yirımi günlük tütün em sora işlersık oni. İşlersık şindi plukçeyle beygirle, peşin hep çapalarle çok izeet idi. Plukçeden sora kükler arasi otlar işlenır, sükülür. Ne sükülür o otlar güneşten bayılır, em tarla kalır ottsus, safi tütün güsterır. Bu işten sora da saglam, da kuvetli olur tütün, atık oni yenemes ot. E ama birkaş turli astalık vardır. Şindi o astalıklar tam tutturur ne vakıt işlersın tütüni. Vardır üj dort turli astalık vardır. Vardır bazi küçük kurtçeler ne peyda olur küklerıne onlar keser küklerıni tütünün. E ama bis o vakıt emen kantalarle ştırk edersık. Ştırk etmesak astalık vurur. E ama şindi berekad versın tutturmişık Türkiadan bir taum ona bu astalıklar tutturmas. Çok memnun isık bu Türkia taumundan. Bis Türk tayfasi ügünürsük bu taumle. Benım bu sene va idi dort kile o taumdan. Demek yaptım ben emen bim beşüs kilo tütün o taumdan. O taumdan iım çok memnun. Biraz da va idi eski taumdan. E şindi geçelım süzi brakmayalım yaria. E tütün ne vakıt işlenır, birkaç gün sora gene geçersık plukçeyle karıştırırsık tütüni. Nısı karıştırırsık tütüni sora gene da bir defa ilaç atarsık. E beklersık büür tütün ole susus, demek işli kükleri. Olur geçer hemen üç afta, bir ay yaparsık sloglar da bi kerek suvarmag için. Suvarırsık em tütün o vakıt çog büür. Tütün nısı büür doldurursuk tütüni em sora bakarsık isterse tütün su suvarırsık. Em atık tütün gelır olur kırmag için. Başlarsık diblıgi kıralım. E diblıktır çok agır kırmag için, çok izeetlidır. Hesapsız izeeti var bu tütünün. İki üç kişi bir evden kırır. Evde getırırsık tütünleri evde dizerler, karilar o işi yapar. Yaparsık skeleler naylonlarle, em ne dizılır o tütünleri asarsık kurusun. Ne kurur o tütünleri onlari kaldırırsık, samanlıklara koyarsık. E başlarsık soradan ikinci eli kıralım. Kırırsık ikinci eli ayni işi yaparsık. Bu diblık em ikinci eli verırsık manapola devlede. Devlet bunlari alır, tsigare yapar. Şindi nısı kırırsık ikinci eli soradan başlarsık durguturalım tütüni. Kırırsık tütünün çiçeklerıni ne açmiştır ki büüttsün yapragıni, olsun fazla kilo. Bundan sora basar bir koltuklar yapraklar arasında çikarsın. O koltuklari tütünün başlarsık payk edelım. Ondan sora başlarsık üçünci eli kıralım. Üçünci eli nısı kırırsık ayni oyle asarsık duvarlara em skelelere. Asarsık duvarda çünki ne asılır duvarda o tütün, güneşten altın sari olur. Bu tütüni tutarsık gendımıze em pazarda satarsık kilo kilo çünki da pali gider. Ne ise tütünleri kırırsık em üçünci em dordunci eli em bitırırsık. Başlarsık çenkalarle işleelım, yoncelerle napalım, t odur işımıs. E sora kasımda nısı kurur tütünler asıli evlerde samanlıklarda, sobalarda, şeylerde, şindi başlarsık onlari kalıp yapalım. Kalıp ne vakıt başlarsık yapalım onlari, hep bütün el yaprag yaprak kalıp olur. Bütün tütün yaprag yaprak olur. Orda tutar beş kile yer, bis lazim en as dort kişi işleelım, üç afta, dord afta işleelım. Onlari ep ayırırsık el el demek klasa klasa. Birınci em ikinci klasai tutarsık evde gendımıze, a üçinci em dordunci klasai manapola, devlet alır oni. Ne ise üder birkaç pare bize ne ka bir sicim alalım. Temis üdemes devlet. Dil isık memnun hükümetten. Ne ise bis ne tutarsık evde onlari satalım kıyarsık tavlarsık paket yaparsık. Tütüni kıyarsık havanle hep elle. Çok izeetır koparır insanın koluni o havan. Ne kıyarsık o tütüni ep izeetle kilo kilo satarsık n’apalım. Bizi da politsia dokunur. Politsiadan kaçarsık bundan hep zorle. Demek çok agırdır siımıs, durumumus. Ne ise ben bitıreyım bu muabeti, vereyım bir sonuç. Tütüncilıkle ograşan bir kimse çog zordur hayati, idaremıs agırdır. Bizımdır ep aci ekmegımıs. Bütün sene çalışırsık bütün sene ograşırsık tuz ekmekle şile, sonunda gelır yolarsık manapola, onlar vurur bir tepne bize, ne ise halın gür, der.”

Raptiştah lehçesiyle, eskiden yapılan düğün, kına gecesi ve sünnet düğünü adetlerinin anlatımı:
Derleyen: Nazim İbrahim
Derleme yeri: Raptiştah (Vrapçişte)
Konuşan: Hadie İbraimi, 62 yaşına
Düğün : “Biz bir vakıt Rapçişta’da boyle dügüni yapardık. Peşin tereke eylerdık, atardık pareler, çiçekler. Doldururduk çuallari yolardık degırmende, yapardi un getırırdi, yapardık mayalar o gece maya gecesi, yarındasi olurdi Sali dügüni, gene yolardık, çigırırdık insanlar, gene yolardık rubalari. Gene yirımi kişi yolardık. Başlardık dügüni, yemek yapardık sofralarda, teptsilerde büryani koyardık, taslarda çorbalari. Yerdiler em giderdiler gelinde. Ütee yemek yemezdiler, çaylar içerdiler. Em gelırdi rubacilar, dagılırdi, giderdi evıne. Gene akşam topulurdi misafirlar te, gene sali dügüni olurdi. Gene yemek yerdiler, gelırdi hısım akraba. E yarındasi çarşamba, perşenbe gelin alınırdi. Baygi arabalarle giderdık, bir on kişi om beş kişiüç araba gelin arabasi. Gelini gidırmijler, tellerle yapıştırmalar, çinkanlar, bir vakıt oyle giıntırırdiler, em çikarırdiler, haykırırdiler, çikarırdiler gelini. Gelin kucaklardi dulak yüzüne, kucaklardi hısım akrabasi, kardaşi bindırırdi arabaya gelini em alırdık gelırdık evde. Te çikardi güvegi yapardiler adetler. Em olurdi akşam girırdi gelin sobasında. E yarındasi gene te akıtmalar sabalık yerdiler. Heppisi hısım akraba top olurdi. Gene akşam sofraya koyardık, gene yemek yenılırdi. Em gelırdi misafirlar, giderdiler. Yarındasi dernek, gelin süpürürdi, hep maley gezerdi, çinkanlarle, teller, yapıştırmalar, kıvrakle yerdiler sabalık. Süpürürdi. Ondan sora gelırdiler te evde. E olurdi hafta, gene haftalıga gelini yolardık, otururdi bir gece. Onlar yemek yapardiler, te güvegie akıtmalar, tatli te sıradan. Giderdi bir yirımi kişi om beş kişi. Yerdık yemek em gelırdık eve. Sora gene hafta olurdi, gene onlar gelırdiler bizde, gelinın halki, gene yemek yapardık. Yirımi kişi em onlar gelırdiler ziafede tatlilar şeyler. Hem gene olurdi hafta, gene gelin giderdi ,ç afta dersık, üc gece otururdi. Gene akşamlık yapardık iki sofra, da yakın akrabalar gelırdiler orda, güvegi. Em oyle olurdi. Sora giderdi gelin gene gidırırdık, yolardık te mayalar geline verırdık üteysıne üç afta. Gelırdi gelin gene beş afta olurdi. Gene beş afta olurdi, gene beş aftaya giderdi bej gece. Gene ondan sora sal ev alki giderdi akşamlıga, gene te yerdık yemek. Gene yedi afta olurdi, gene yedi gece, yedi aftaya otururdi gelin. Yedi afta biterdi atık, sora gelin gendi başlardi gittsın babasında, yolamazdi kimse. Alırdi boçasıni em giderdi, otururdi. Gelırdi bütün güne çak akşamdan sora em bitırıdi işıni gelırdi evıne. Eski gelin atık olurdi.”
Kına gecesi : “Kıs açın idi verıli, yapardi çeis kıvraklar, gümlekler, mendiller, tentene serırdi, dikerdi çak gelsın almaga yakın. Sora top ederdi em ayaktaşlarıni, serırdiler öeizıni, dikerdiler oyalarıni. Serırdiler rubalarıni hep iplerde, şaykiçelerle, hep serırdiler. Sora atık hafta başi gelırdi rubalari kızın, hem onların rubalarıni serırdiler. Onların da şe bunların da yokari, te gelsın çocuk tarafi em gelinın kıvraklar, gümlekler hep serırdiler peşin başta. Sora gelırdi rubalari kızın üteden, bereden çeizile beraber te onlari koyardiler. Hayde olurdi Sali, yapardık gelin kızi. Koyardık halkalarıni alırdıg yüzüni, tarırdi başıni, koyardi mürlerıni baglardi bir yunmiş şey başına, bir tülbent atardi aşeysına, aglardi Sora hayde yarındasi, yapardık baygi te gelin. Koyardi hem o şeylerıni gene. Olurdi akşam yatırdiler. Koyardiler kınasıni, tutardi kınalari. Alırdi bir tene kucak yolardi dişari, yikardiler kınalarıni te olurdi zefk yapardi kızlar. Uyurdi o gece kızlarle. E yarındasi saba erken gelecekler alsınler, gidırırdiler kızi. Yapıştırmalar te aklık koyardiler, kıvrak baglardiler, koyardiler düzenıni, halkalarıni, yapıştırmalar, dulak, tel hem otururdi kıs sandaliede çak gelsınler, alsınler. Açın te gelırler, alırler kızi, onlar karışırler, çikardiler heppisi dişari, gelırdi arabalar. Nısı arabalar, üç araba baygi araba, ata arabalari. Haykırırdiler, çalgilar, şeyler em çikarırdiler kızi kolundan iki kişi iki gelin tutardi. O yürürdi te alırdi ellerıni, alırdi temena. Peşin gelin kucaklardi leblebicitsay sora gürümcesıni, eltisi var ise onlari peşin. Em çikardi obir taraflarda em koyardık sandaliede gelin otururdi, em verırdiler bajdırma. Kucaklardi gelin, atık sora oldi o iş. Koyardiler lira anlına, pare te dari ederdiler bajdırma. Hem binerdiler onlar arabalara giderdi gelin giderdi. Heppisi alırdiler, mantolarıni giderdiler evlerıne. Nenesi kalırdi tasali aglardi. Kız giderdi em atık biterdi kına gecesi.”

Sünnet Düğünü : “Sünet dügüni açın yapardık, peşin olurdi traş akşamdan. Gidırırdik çocugi. Gelırdi insanlar hayırlia te kırıntilar, şeyler yerdiler, çalgilar çalırdiler, oynardiler, çak on ikide. Otururdiler çak onikide, dagılırdiler. Hem alırdık çocugi yatardık, yatarsık. Olurdi saba em gene gidırırdık çocugi, yikardık, gidırırdık. Hedieler verırdiler, futalar. Saşalrını keserdiler traş olurdi. Gientırırdık yikardık çocugi, hem gezdırırdık. Hem koyardık açilar kazanlar, çorba yapardiler, yani, houva yapardiler. Hem gezdırırdık çocugi arabayle hep küvi. Gidırırdık çocugi pareler şeyler koyardık fesıne. Beygir üsti gezdırırdiler, hem getırırdiler çocugi Soyuntururduk gidırırdık sünet ettsınler çocugi. Hem alırdi berber sünet ederdi çocugi. Baba çikardi orda, babasi verırdi ellerıni hayırli te derdiler heppisi. Atardiler pareler heppisi çocuga, kauşta orda. Em dagılırdiler dogri masalara yemek yesınler. Ondan sora onlar erler giderdiler. Sünet olurdi çocuk. Karilar toplurdiler yesınler ekmek, çak akşam. Dagılırdiler, giderdiler evlerıne. İki gün sünet dügüni t o ka olurdi em biterdi.”


Sünnet Düğününde söylenen türküler : Yukarı
“Bir vakıt te bu türkileri aykırırdık:
Sal Sabit aga kol telıni
Dayon getırecek berberıni
Sünet edecek nazli yegenıni
Çik Sabit aga yolda sokakta
Gezdıreceg dayoların kolda kucakta
Kolda kucakta kucaklayacak
Alacak berberıne yollayacak
Çik Sabit aga çak nere dere
Gelecektır berberın alasın ele
Gi paltoni Sabit aga donmayasın
Gelecektır berberın korkmayasın
Gelsın o berberın benda korkmayaciım
Babanın etegıne sünet olacim
Kopardım baçenın çiçegıni
At Ali abim düşegımi
Getırecek babam berberımi.
Kopardım baçenın haşasıni
At Ali abim çarşafımi
Yavaj berber gieyım çüzmelerımi
Gideyım çigırayım tezelerımi
Tezelerım salsın tellerımi
Yavaj berber gieyım potinlarımi
Gideyım çigırayım halalarımi
Halalarım koysun kınalarıni
Kopardım baçenın ergohanıni
At Ali abi yorganımi
Taksadi Sabit aga o beyaz güksüne
Gezdırecek dayoların tomofil üstüne
Tomofil üstüne bindırecek
Hamam ününe endırecek
Hamamcia Sabir aga boçalıgi versın
Ki dır bir tene çocugi ordan belli etsın. “

Raptiştah lehçesiyle cenaze töreninin anlatımı :
Derleyen: Nazim İbrahim
Derleme yeri: Raptiştah (Vrapçişte)
Konuşan: Ümer Partali, 56 yaşına
Ölüm : “Bizım küvde adettır boyle. Ne zaman bir hastamıs vardır, babamıs olsun, dedemıs olsun, çok şükür Alla’a da küvümüzde vardır din terbiesi, obir küvlere karşi bizım küvümüs da i durumdadır. Efendım senmisın hastaya çok üzmet edersık, doktora baktırırsık. Ne zaman gelır atık serılır teslim ettsın ruhuni etrafına topulursuk. Kuran okunur, yasinlar okunur. Üldükten sora merhum yaot merhume, çikarırsık birmigdar sora hazırlıklarıni yaparsık, kefinlersık, yikarsık. Kadın ise hanımlar yikarler, er ise imamımıs yikar. Ondan sora topulurler akrebalar, küvlilerımıs evde bir dova olur. Cenaze koukar, cami ününe orda teneşiri yollarler em orda üle namazında yaot ikindi namazından ne zaman çikılır, üc camimıs küvde vardır, cemat heppisi bir arada topulurler cenaze namazıni kılırler. Ondan sora cenazey kabristana gütürürsük, mezarlıklara. Ütee da bizım eşiımızle adetlerımızle, dinımızle mezari kıblee karşi açılır ve gümülür. Ondan sora okunur birkaj dova talkini olur ve cemat eppisi dagılırler. Efendım bundan ünce, azırlıklar, sala okunur, eger var ise hısım akreba başka küvlerde, şeherde sala okunulur bildırmeg için ki kim ülmiştır. Oylelıkla heppisi anlar. Efendım senmisın potnitsalar da yapılır. E şte boyle bu işler olur. Cenazey mezara koyanlar en yakınlari ogullari var ise, çocuklari var ise, onlar cenazey mezarına koyar. Em ürterler, heppisi cemattan birer kürek topragıni atarler, şte te boyle bu işler olur. Dovay tabi dovasi olur, imam efendi orda dovay da yaparsık. Em boylelıkle bir halallık imam efendi bütün o cemattan alır, te boyle kabristana gider.”

Millennium Derneği Vrapçişte

Last modified onMonday, 20 April 2009 14:23
Telif Hakkı 2005-2015 © Vrapciste.COM. Vrapçiştenin Resmi Web Sitesi!